Deprem illerinin 18 aylık sağlık raporunu açıklayan TTB, bebek ölüm oranlarının arttığına, birinci derece sağlık hizmeti durma noktasına geldiğine dikkat çekti.
Gazete Duvar’dan Burcu Özkaya Günaydın’ın haberine göre; Türk Tabipleri Birliği (TTB) 6 Şubat Maraş merkezli depremlere dair 18 aylık değerlendirme raporu hazırladı.
Defne ilçesi Akdeniz mahallesindeki TTB Hatay Şubesi’nin konteyner alanında raporu paylaşan Ali Kanatlı, deprem bölgelerinde bebek ölümlerinin arttığına, birinci basamak sağlık hizmetinin durma noktasına geldiğine, sağlık çalışanlarının şartlardan dolayı göç etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.
“Birinci basamak sağlık hizmetlerinde sorun var”
Rapora göre depremin en çok yıktığı Adıyaman, Hatay, Malatya, Nurdağı, Maraş, Islahiye gibi yerlerde hala birinci basamak sağlık hizmetinde sorun yaşanıyor. Adıyaman’da 8 Aile Sağlık Merkezi (ASM) ağır, 4 ASM ise orta hasarlı. Yıkımı beklenen bir ASM’nin de yanındaki konteynerde zor şartlarda hizmet verdiği belirtiliyor. Tüm sağlık birimlerinin konteynerden de olsa hizmet etmeye devam ettiği kent ise Adıyaman. Malatya’da ise depremde yıkılan 3 ASM’nin dışındaki 14 ASM konteynerden hizmet vermeye devam ediyor.
“Afette ayrımcılık yapıldı”
Hatay’da ise 18 ay geçmesine rağmen yıkılan 56 ASM yerine yenisinin yapılmadığını belirten Ali Kanatlı, “Depremle beraber hem ASM hem de sağlık sistemi yıkıldı. Birinci basamak sağlık hizmetleri çöktü. Hatay’da 56 ASM, 9 hastane yıkıldı. Bunların üçü yapıldı ve kalanının nereye yapılacağı da belirsiz” diye konuştu. Ali Kanatlı Toplu Konut İdaresinin yaptığı alanlarda cami, sosyal tesis yapıldığını ancak Aile Sağlık Merkezleri için yer ayrılmadığını aktardı.
“Giderlerse gitsinler yenisi daha dinamik olur”
Hatay başta olmak üzere tüm deprem bölgelerinde birinci basamak sağlık hizmetinin durma aşamasına geldiğini vurgulayan Kanatlı, “İnsanlar memleketlerinde kalmak istiyor ama şartlar o kadar kötü ki kalamıyor. Biz de bu konuda İl Sağlık Müdürlüğü ile görüştük. Eşini kaybeden, çocukları ampute olan var, burada kalmak için mücadele ediyorlar. Bu insanların sadece yanında olun dedik. Bize ‘Giderlerde gitsinler yenileri gelir daha dinamik olur’ cevabı verildi. 18 ay direnip gitmek zorunda kalan oldu. Bu sağlık açısından kötü bir durum. Bir defa sağlık hafızası çok önemli. Hastayla ilk teması kuran birinci basamak çok önemli. Tekrar ilişki kurmak çok zor” diye konuştu.
Bebeğini aşıya getiremedi: Ulaşım yok
Hatay’da depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen ulaşım hala büyük bir sorun. Ulaşım sorunu sağlık sistemini de sekteye uğratıyor. Bebeklerin aşısını takip eden bir hemşirenin bir anneyi arayıp, bebeğini aşıya çağırdığını, üç gün geçmesine rağmen getirmemesi üzere tekrar aradığında “Hanımefendi ulaşım yok gelemiyorum” cevabı aldığını aktardı.
Bebeğini aşıya getiremeyen anne için sağlık çalışanının maaşının kesildiğinin altını çizen Kanatlı, bazı ailelerin göç ettiğini ama sistemde gözüktüğünü belirterek “Annenin getiremediğine dair imza atması lazım. Zaten buraya gelebilse aşı yaptıracak çocuğuna. Gebe düşüyor sisteme ama Samsun’da. Sağlık çalışanının maaşı kesilmiş, açıklama ne ‘muhtardan göç ettiğine dair imza alın.’ Sağlık personeli tükenme aşamasına geldi. Hatay’da bu duruma sadece mayıs ayında 540 itiraz var. Aile hekimi ve hemşireler maaşlarını nüfus üzerinden alıyor. Hatay’da nüfus düştü. İki kat yorulan sağlık çalışanı düşük maaş almış oluyor” diye konuştu.
Deprem illerinde bebek ölümleri arttı
Türkiye’de her doğan bin bebekten 10’unun öldüğü belirtilen raporda, deprem öncesi Hatay’da bu oran, yüzde 10,0 iken deprem sonrası 20.3, Malatya’da deprem öncesi 10.4 iken 11.5, Antep’te deprem öncesi 15.9’dan 17.7, Maraş’ta deprem öncesi 11.6’dan 20.8 Adıyaman’da ise 10.7’den 23’e çıktığı kaydedildi. Bu oranlara bakıldığında deprem bölgelerinde bebek ölümlerinde ciddi oranda artış var.
Deprem bölgelerinde yaşayan kanser hastaları da ulaşımdan tedaviye kadar birçok alanda sorun yaşıyor. TTB raporuna göre, kanser hastaları tedavileri kapsamında bilgisayarlı tomografi (Pet) çekmek zorunda ve bunun için deprem bölgelerinin dışına çıkıyorlar.
Çocuklarının tuvaletini poşete yaptırıyorlar
Hatay’da depremden önce 120 yataklı yoğun bakım varken, bu sayı deprem sonrası 40’a düştü. Yoğun bakım hastalarının acil serviste sedyede bekletildiğini söyleyen Ali Kanatlı, Hatay Araştırma Hastanesi’nin bir kısmının da İdlib’ten gelen hastalarla dolduğunu, 40 yatağın bu nedenle 20 yatağa düştüğünü vurguladı.
Hatay’da mültecilerin kaldığı Üzüm Dalı Konteyner Kent’in koşulları standart konteyner kentin de altında. Konteynerler 16 metrekare ve tek pencereli. 16 metrekarede çoğu çocuk ortalama on kişi yaşıyor. Tuvalet, banyo ortak. Kadınlar gece tuvalete gidemiyor, çocukların tuvaletini ise poşete yaptırıyorlar.
Demiri insan sağlığından önde tuttular
Hatay’da halk sağlığını tehdit eden boyutuna varan asbest, silika, kurşun sorunu var. Depremin ilk aylarında bina molozlarından yayılan asbest ve kimyasallar, şimdi de taş, mermer ocağı ve beton santralleriyle devam ediyor.
Taş ocaklarında yapılan dinamitle patlatmanın depremzedelerin travmalarını tetiklediğinin belirten Kanatlı, şöyle dedi:
“Biz şu an her taraftan kuşatılmış halk sağlığı sorunu haline gelen her şeyle mücadele halindeyiz. 18 aydır aldığımız tozun üzerine santrallerle toz almaya devam ediyoruz. Açtığımız davalara ret geldi. Valiliğin ilk yaptığı şey Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu kaldırmak oldu. 17 Ağustos büyük Marmara depreminin yıldönümündeyiz, her ikisinde de iktidarlar hazırlıksızdı. Biz de bundan sonraki olası afetler için sorumluluğumuzu düşündük ve bu bilinçle raporu hazırladık.”